SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

CENAZELER BAHSİ

<< 974 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

102 - (974) حدثنا يحيى بن يحيى التيمي ويحيى بن أيوب وقتيبة بن سعيد (قال يحيى بن يحيى: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا اسماعيل بن جعفر) عن شريك (وهو ابن أبي نمر) عن عطاء بن يسار، عن عائشة ؛ أنها قالت: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم (كلما كان ليلتها من رسول الله صلى الله عليه وسلم) يخرج من آخر الليل إلى البقيع. فيقول "السلام عليكم دار قوم مؤمنين. وأتاكم ما توعدون غدا. مؤجلون. وإنا، إن شاء الله،  بكم لاحقون. اللهم ! اغفر لأهل بقيع الغرقد" (ولم يقم قتيبة قوله "وأتاكم").

 

{102}

Bize Yahya b. Yahya Et-Temimi ile Yahya b. Eyyûb ve Kuteybetü'bnü Saîd rivayet ettiler. Yahya b. Yahya: (Bize haber verdi.) tâbirini kullandı. Ötekiler: (Bize İsmail b. Ca'fer, Şerîk'den, —ki ibni Ebî Nemir'dir.— o da Ata b. Yesâr'dan, o da Âişe'den naklen rivayet ettiki, şunları söylemiş:) dediler:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Âişe'nin nevbeti olan her gece, gecenin sonunda (Medine'nin kabristanı) Bakî'ye çıkar ve:

 

«Selâm size ey Mü'minler diyarı! Size yârın verileceği vaad olunan şey verilmiştir. Sizler bekletilmedesiniz. İnşaallah biz de size katılacağız. Allah' ım! Bakî'-i Garkat'da yatanlara mağfiret buyur.» derdi.

 

Râvî Kuteybe: «Size gelmiştir.» sözünü söylememişdir.

 

 

103 - (974) وحدثني هارون بن سعيد الأيلي. حدثنا عبدالله بن وهب. أخبرنا ابن جريج عن عبدالله بن كثير بن المطلب ؛ أنه سمع محمد بن قيس يقول:

 سمعت عائشة تحدث فقالت: ألا أحدثكم عن النبي صلى الله عليه وسلم وعني ! قلنا: بلى. ح وحدثني من سمع حجاجا الأعور (واللفظ له) قال: حدثنا حجاج بن محمد. حدثنا ابن جريج. أخبرني عبدالله (رجل من قريش) عن محمد بن قيس بن مخرمة بن المطلب ؛ أنه قال يوما: ألا أحدثكم عني وعن أمي ! قال، فظننا أنه يريد أمه التي ولدته. قال: قالت عائشة: ألا أحدثكم عني وعن رسول الله صلى الله عليه وسلم ! قلنا: بلى. قال: قالت: لما كانت ليلتي التي كان النبي صلى الله عليه وسلم فيها عندي، انقلب فوضع رداءه، وخلع نعليه، فوضعهما عند رجليه، وبسط طرف إزاره على فراشه، فاضطجع. فلم يلبث إلا ريثما ظن أن قد رقدت  فأخذ رداءه رويدا، وانتعل رويدا، وفتح الباب فخرج. ثم أجافه رويدا. فجعلت درعي في رأسي، واختمرت، وتقنعت إزاري. ثم انطلقت على إثره. حتى جاء البقيع فقام. فأطال القيام. ثم رفع يديه ثلاث مرات. ثم انحرف فانحرفت. فأسرع فأسرعت. فهرول فهرولت. فأحضر فأحضرت. فسبقته فدخلت. فليس إلا أن اضطجعت فدخل. فقال "ما لك ؟ يا عائش ! حشيا رابية!" قالت: قلت: لا شيء. قال "لتخبريني أو ليخبرني اللطيف الخبير" قالت: قلت: يا رسول الله ! بأبي أنت وأمي ! فأخبرته. قال "فأنت السواد الذي رأيت أمامي ؟" قلت: نعم. فلهدني في صدري لهدة أوجعتني. ثم قال "أظننت أن يحيف الله عليك ورسوله ؟" قالت: مهما يكتم الناس يعلمه الله. نعم. قال "فإن جبريل أتاني حين رأيت. فناداني. فأخفاه منك. فأجبته. فأخفيته منك. ولم يكن يدخل عليك وقد وضعت ثيابك. وظننت أن قد رقدت. فكرهت أن أوقظك. وخشيت أن تستوحشي. فقال: إن ربك يأمرك أن تأتي أهل البقيع فتستغفر لهم". قالت: قلت: كيف أقول لهم ؟ يا رسول الله ! قال "قولي: السلام على أهل الديار من المؤمنين والمسلمين ويرحم الله المستقدمين منا والمستأخرين. وإنا، إن شاء الله، بكم للاحقون".

 

{103}

Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivayet etti. (dediki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (dediki): Bize îbni Cüreyc, Abdullah b. Kesir b. Muttalib'den naklen haber verdi. O da Muhammed b. Kays'ı şöyle derken işitmiş: Âişe'yi şunları rivayet ederken dinledim; dediki:

 

«Size, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den ve kendimden bir şeyler söyliyeyim mi?» Biz:

 

  «Hay hay» dedik. H.

 

Bana, Haccâc-ı A'ver'den dinleyen biri rivayet etti. Lâfız onundur. (dediki): Bize Haccâcu'bnü Muhammed rivayet etti. (dediki): Bize îbni Cüreyc rivayet etti. (dediki): Bana, Abdullah (Kureyş'den bir zât), Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalip'den naklen haber verdi ki, bir gün şunları söylemiş:

 

  Size kendimden ve annem'den bir şeyler anlatayım mı? Biz kendisini doğuran annesini murâd ediyor sandık. Sözüne devamla (dediki): Âişe şunları söyledi:

 

  «Size kendimden ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bir şeyler anlatayım mı?» Biz:

 

  «Hay hay..!» dedik.

 

  «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanımda bulunduğu nevbetim gecesi gelince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} değişti. Cübbesini yere koydu, ayakkaplarını çıkarıp; ayaklarının yanına koydu. Kaftanının bir tarafını döşeğinin üzerine yayarak, uzandı. Çok geçmeden benim uyuduğumu zannederek yavaşça cübbesini aldı; yavaşça ayakkaplarını giydi ve kapıyı açarak çıktı. Sonra yavaşça kapıyı kapadı. Ben, hemen entarimi başıma geçirdim, baş bezimi sarındım, çarşafıma burundum. Sonra onun peşinden yola düştüm. Bakî'ye varınca durdu, hem de epeyi durdu.

 

Sonra üç def'â ellerini kaldırdı, sonra geri döndü. Ben de döndüm. O sür'atle yürüdü, ben de sür'atle yürüdüm; o eşkin gitti, ben de eşkin gittim; o koştu, ben de koştum. Neticede onu geçerek eve girdim. Ben yatar yatmaz o da girdi ve:

 

  Sana ne oluyor yâ Âişe? Heyecanlanmışsın... buyurdu. Ben:

 

  Bir şey yok; dedim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'-

 

  Ya söylersin yahut latif u Habîr olan Allah bana mutlaka haber verir; dedi. Ben:

 

  Yâ Resûlallah! Annem babam sana feda olsun, dedim ve macerayı kendisine haber verdim.

 

  Ya, önümde gördüğüm karaltı sen miydin? dedi;

 

  Evet! cevâbını verdim. Bunun üzerine beni göğüsümden öyle bir itti ki, canımı yaktı. Sonra şunları söyledi:

 

  (Allah ve Resulü sana zülüm mü edecekler sandın?) İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir. Evet, Resulullah (sözüne devamla):

 

  Senin gördüğün zaman bana Cibrîl geldi de, nida etti. Ama nidasını senden gizledi. Ben, kendisine cevap verdim fakat ben de cevâbımı senden gizledim. Sen soyunmuş bir vaziyette iken yanına girecek değildi ya. Ben, senin uyuduğunu zannettim de, uyandırmak istemedim. Korkacağından da şüphe ettim. Cibril şunları söyledi:

 

(Rabbin, Bakî'de yatanların yanına giderek onlar için istiğfarda bulunmanı sana emrediyor.) Ben:

 

  Onlara ne diyeyim yâ Resûlallah? dedim; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)-

 

  Selâm mü'min ve Müslümanlardan bu diyarda yatanlara!... Allah, bizim geçmişlerimize de, geleceklerimize de rahmet eylesin. Bizler de inşaallah sizlere katılacağız; de buyurdular.»

 

İzah için buraya tıklayın